SADİ-i ŞİRAZİ
Ebu Muhammed Muslihiddin b. Abdullah b. Müşrifeddin Sadi-i Şirazi, Firdevsi’den sonra hiç şüphesiz İran edebiyatında parlayan en büyük Şairdir. Din âlimlerinden oluşan bir ailede dünyaya gelen Sadi, çocukluğundan itibaren babasının özel eğitimlerine tabi tutulur. İlköğrenimini bitirdikten sonra Bağdat’a giderek, dönemin büyük âlimlerinden ders almaya başlar. 1276 yılında Şiraz’a döndükten sonra Fars Atabeylerinden olan Sa’d b. Ebubekir b. Sa’d-ı Zengi’nin ilgisini çeker. Bazı kaynaklara göre Sadi, mahlasını Sa’d-ı Zengi’den almıştır. Sadi’nin hayatı, kasideler, gazeller ve risaleler yazarak geçmiştir. 1311-1317 yılları arasında vefat etmiştir.
Sadi’nin eserleri şiir ve düz yazı (nazım ve nesir) olarak iki bölümden oluşmaktadır. Bostan adıyla bilinen ve 4000 beyitten oluşan nazım (şiir) kitabının ilk bölümü şüphesiz klasik Fars edebiyatının şaheserlerinden sayılır. Nazım bölümünün ikinci kısmı, yaklaşık 700 beyitten oluşan Arapça şiirlerdir. Üçüncü bölümü ise Farsça kasideleri ihtiva eder. Dördüncü bölümde mersiyeler yer almaktadır. Bunlara ilaveten mulemaat, müsellesat, terci’ât, tayyibat, bedayi’ vb. nazım türlerinden oluşan pek çok eser geriye bırakmıştır. Klasik İran edebiyatının şaheserleri arasında yer alan Sadi’nin Gülistan adlı eseri ise, ahlaki öğütler ve hikmetli kavramlar içermektedir. Onun, hayatında kazandığı ün, ölümünden sonra hızla yayılarak bu güne kadar süregelmekte, eserleri ise edebiyatçılar ve bilim adamlarının atıfta bulunduğu en kıymetli kaynaklardan sayılmaktadır.