MOLLA CÂMİ
Kısa adıyla Molla Cami Olarak bilinen Nureddin Abdurrahman bin Ahmed-i Câmi (d. 7 Kasım 1414 – ö. 1492) 15. yüzyılında İran’ın en iyi bilginlerinden ve en önemli mutasavvif şairlerindendir. Çocukluk yıllarında Herat Nizamiyesi (Medresesi)’nde öğrenime başladı. Üstün zekâsı sayesinde kısa süre sonra büyük başarılara ulaşan Câmi, öğrenim gördüğü yıllardan itibaren tasavvufa yöneldi ve Bahauddîn-i Nakşibendî’nin yerine tarikat şeyhi olan Sadeddin Muhammed Kaşkarî’nin müritlerinden oldu.
Matematik başta olmak üzere zamanın birçok ilim dalında aldığı eğitim ve yaptığı araştırmalardan ötürü zamanında bir allâme (tüm Bilimleri bilen büyük bilgin) olarak tanınmaktaydı. Felsefe alanındaki hakimiyetinin dışında herkesin pek beceremediği dolayısıyla da hatırı sayılır Arapça şiirler yazmış, musikiyle bile ilgilenmiştir. Yusuf u Züleyha, Leyla vü Mecnun gibi mesnevileri ile ayrıca ünlü olan Câmî, tasavvuf felsefesi alanında da çağın önemli bilginlerinden olarak söz sahibiydi.
Gençlik yıllarında şiir yazmaya başlayan ve günümüzde daha çok şairlik yönüyle bilinen Molla Cami, şiir konusunda kısa zamanda ün kazandı, Ali Şîr-i Nevaî ve Sultan Hüseyin Baykara gibi dönemin edebiyatçıları ve hükümdarlarının dikkatini çekti. Bazı edebiyatçılar Câmi’den sonra onun kadar usta ve büyük bir şairin görülmediğine inanırlar. Onun nazım şeklindeki eserlerinin başında yedi mesneviden oluşan ve kendisinin de “Heft Evreng” adını verdiği “Seb’a” adlı eseri gelirken kasideleri ve gazelleri de meşhurdur. Câmî bu eserleri yaşamının üç döneminde yazdığı için “Fatihatü’ş-Şebâb”, “Vasitetü’l-Evkât” ve “Hatimetü’l-Hayât”olmak üzere her birine ayrı ayrı adlar vermiştir. Şiirlerinin yanısıra bir de Farsça ve Arapça olarak telif ettiği risaleleri mevcuttur Molla Câmî’nin. Onların bazısının ünvanları şunlardır:
Erba’în, Baharistan, Dürretü’l-Fâhire, Muamma Risaleleri, Mefâtîhü’l-Gayb’ın Şerhi, Manzume-i Muamma vs.