NİZAMİ-i GENCEVİ
Fars dili ve edebiyatının büyük önderlerinden olan Cemaleddin Ebú Muhammed İlyas bin Yusuf Nizamî’nin doğum tarihi tam olarak bilinmemekle beraber, bazı şiirlerinden anlaşıldığı üzere M.1101 yılında ya da bu tarihten kısa bir süre sonra doğduğu anlaşılmaktadır. Nizamî’nin ölüm tarihi hakkında da tıpkı doğum tarihi gibi çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Nizamî’nin yirmi bin beyitten oluşan divan’ından başka, “Penc Genc” (Beş Hazine) olarak bilinen beş de mesnevî’si vardır. Ayrıca “Hamse-i Nizamî” olarak da bilinen bu eser, “Mahzenu’l-Esrâr, Hüsrev ile Şirin, Leylâ ile Mecnûn, Heft Peyker ve İskendernâme” adlı beş eserin bir arada toplandığı bir başyapıttır.
Fars dilinin büyük şairlerinden olan Nizamî, Firdevsî ve Sadî gibi yeni bir üslup ortaya koymayı başarmıştır. O, Farsçadaki temsil şiirini en yüce noktaya ulaştıran, yeni unsurlar ve kavramlar ortaya koyan şairlerden biridir. Nizami’nin bu edebi hususiyeti hem kendinden sonraki pek çok şairi hem de çağdaş olanları etkilemiş, onu taklit etme isteğine sevketmiştir. Onun takipçileri ve taklitçileri arasında İranlıların yanı sıra Hintliler ve Türkler de bulunmaktadır. Bu taklit yöntemi, onuncu yüzyıldan başlar ve bütün Fars edebiyatı dönemlerinde devam eder. Nizamî’nin en meşhur takipçileri arasında Emir Hüsrev-i Dihlevî, Hacû-i Kirmani, Molla Camî, Hatıfî-i İsfahani ve Örfî-i Şirazi gibi şairlerin adı verilebilir. Nizamî, hikmet ve felsefe ile ilgili temaları işleyen, kasideyi övgü ve metih çerçevesinden kurtaran çok önemli ve kıymetli bir şair olarak tanınmaktadır.