Tezhip sanatının, bizi bu sanatın kökenine götürecek kesin bir tanımı yoktur. Bazı eski kitaplarda ve çoğu anılarda, sadece ressamların ve tezhipçilerin isimlerinden bahsedilmiştir. Tezhip; Arapça kökenli bir kelimedir ve “Zeheb” fiilinden türemiştir. Zeheb, altın demektir, dolayısıyla da tezhip yaldızlama anlamına gelen bir isimdir. Öte yandan, tezhip sanatında altın rengi, özel bir değeri olan parlak bir renktir. Bu nedenle tezhip, yaldızlama olarak kabul edilir. Tezhip sanatıyla uğraşan sanatçılara “Tezhipkâr” (tezhipçi) denilir.
Tezhibin kısa tanımı, Tasarım, boyama, yaldızlama, parlatma ve çeşitli desenlerin “Eslimi ve Hatai” çiçek desenleri, geometrik “düğüm türleri” ile ince gravürleri ve bazen de farklı seviyelerde yaldızları süslemek için insan ve hayvan motiflerinin kullanılmasına denir. Ancak tezhip, ressamların ve tezhipçilerin dini, bilimsel, kültürel, tarihi kitapları, şiir koleksiyonlarını, sanat eserleri ve güzel hat eserlerini olabildiğince güzel hale getirmek için kullandıkları özgün ve güzel tasarımların bir koleksiyonu olarak düşünülebilir.
İran’da kitap süsleme sanatında tezhip sanatının geçmişi Sasani dönemine dayanmaktadır. İslam’ın İran’da yayılmasından sonra, tezhip sanatı İslam ve Arap hükümetlerince sahiplenmiş ve “İslam sanatı” olarak adlandırılmıştır. Tezhip sanatı bir süre duraklasa da, dinamizmini yeniden kazanmış, Selçuklu döneminde canlanmaya başlamış, bir süre sonra da Timurlular (İlhanlılar) döneminde bu sanat zirveye ulaşarak en güzel tezhip eserler İranlı tezhipçiler tarafından ortaya çıkmıştır.
Bu dönemde İran’ın dört bir yanından ressamlar, ciltçiler ve zanaatkârlar padişahların isteği üzerine çağrıldı ve başkentin kütüphanelerinde istihdam edildi. Böylelikle onların emekleri sayesinde değerli ve şanlı eserler ortaya çıkmış oldu. Safevi döneminde kitap süsleme sanatında resim, tezhip ve hat sanatı kullanılmış, İran ve dünya müzelerini süsleyen eserler yaratılmıştır. Ancak bu sanatçıların çektikleri çileler değer verilmediği, yaşamları boyunca kıymetleri bilinmediğini olsa gerek ki tezhip sanatı Safevi döneminden sonra duraksamadan uğradı. Öte yandan Batı kültürünün İran’a istila etmesi de bu sanatın gelişmesini önlemiş olsa da, bu coğrafyanın kendini adamış sanatçıları ve sanatseverlerinin çabalarıyla tezhip sanatının ışığı hala yanmaktadır.
Tezhip sanatının geçmişi incelendiğinde, İran tezhibinin, Hindistan, Osmanlı ve Arap ülkeleri gibi ülkeler üzerinde büyük etkisinin olduğu gözlemlenmektedir. Safevi döneminin başlarında İran’dan Hindistan’a göç eden sanatçılar, İran-Hindistan resim ekolunun kurucuları olmuş ve nefis eserler geriye bırakmışlardır. Kendi türünde benzersiz olan Hindistan’ın Moğol ekolunun kalıntıları bu ekolun, İran- Hindistan resim ekolunun devamı olduğuna işaret etmektedir.