PERVİN İTİSAMİ; İRAN’IN ÇAĞDAŞ KADIN ŞAİRİ
İran Edebiyatının çağdaş kadın şairlerinden biri Pervin İtisami’dir. Asıl adı Rahşende olan Pervin İtisamî, 17 Mart 1907 yılında Tebriz’de dünyaya geldi. Çocukken ailesiyle birlikte Tahran’a yerleşti. Tebriz’in ileri gelenlerinden olan babası, onun hayatında çok önemli bir role sahiptir; kızının şiire meraklı olduğunun farkına varınca onu bu yönde eğitmeği ihmal etmedi.
Don’t shun steroids clenbuterol for sale in australia pharma exec calls a 400 percent price hike ‘moral.’ is it?
İtisamu’l-Mülk lakabıyla tanınan babası, Yusuf İtisami dönemin bilim adamları ve yazarlarındandır. Tebriz’de ilk matbaayı o kurmuş ve bir süre milletvekilliği yapmıştır. Ayrıca “Bahar” adlı bir derginin sahibi olan Yusuf Bey, Pervin’in ilk şiirini bu dergide yayınlamıştı.
Her geçen gün şiir dünyasında yeni şeyler öğrenen Pervin şiir yazmaya çok erken yaşta başlamıştı. Henüz 12 yaşındayken “Ey Küçük Kuş” adlı şiirini yazdı.
Ey küçük kuş, yuvandan uç ve uçmayı öğren.
Ne zamana kadar çocukluk; bağda bostanda gezmeği öğren.
Zaman sana boyun eğmez. Niye evcilleştin ki sen, koşmayı öğren.
Tuzak var mı, yok mu, düşünme. Hakkın gözüyle görmeyi öğren.
Gündüz su ve yem peşindesin madem, geceleri uyumayı öğren.
Oyuncağı kitap olan 12 yaşındaki küçük bir kız çocuğunu, bu şiiri yazarken düşünün. Küçük elleriyle, büyük şairlerin kocaman divan kitaplarını sayfa sayfa okuyup ezberlemeğe çalışan küçük bir çocuk. Pervin “Gevher ü Seng” (cevher ve taş) şiirini de 12 yaşındayken yazdı.
Dönemin ünlü şairleri, her hafta onların evinde şiir gecesi tertiplerler ve Pervin şiir okurken onu zevkle dinler ve teşvik ederlerdi. 18 yaşındayken liseden mezun olan Pervin, bütün öğrencilik yaşamı boyunca okulun en başarılı öğrencisiydi. Her şeyi öğrenmek isterdi. Hatta daha okula başlamadan önce birçok konuda bilgi sahibiydi. İngilizceyi o kadar iyi bilirdi ki, lise yıllarında iki sene İngilizce öğretmenliği yapmıştı.
1924 yılında mezuniyet töreninde konuşma yapan Pervin, İran’da kadın haklarıyla ilgili çok önemli şeyler söylemişti. Onun bu konuşması İran’ın çağdaş tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. “Kadın ve Tarih” adlı bu konuşmasının bir bölümünde şöyle der: “Doğunun köhne yarasının ilacı, eğitim ve öğretimdir; kadını ve erkeği ile bir eğitim ve öğretim. İranlı kadın zaaflardan kaçınmalı ve hızlı bir şekilde bu hastalıktan kurtulmalıdır.”
Pervin, evlenmeden önce, babasının tavsiyesiyle şiir divanını yayınlamadı. Ancak mutsuz ve kısa bir evlilik yaşadıktan sonra, daha önce yazdığı toplam 150 kaside, dörtlük, gazel ve mesnevî içeren kitabını yayınladı. Kısa bir süre sonra, elden ele dolaşan Pervin’in Şiir Divan’ı büyük ilgiyle karşılandı. Şiirlerini okuyanlar, onun bir kadın tarafından yazıldığına inanamıyorlardı. Ali Ekber Dehhuda ve Allâme Kazvini gibi dönemin ünlü edebiyat ustaları bu kitap hakkında övgü dolu yazılar yazmışlardır.
Pervin, dönemin yöneticileri tarafından edebiyat ödülüne layık görüldü, ancak hükümetin icraatını protesto ettiği için bu ödülü almaktan imtina etti.
Nevruz’un üçüncü günü Pervin için kötü bir gündü. Divanı, ikinci baskıya hazırlanırken ansızın hastalandı. Onu muayene eden doktor, hastalığının Tifo olduğu teşhisini koymuştu. Durumu gittikçe ağırlaşan Pervin, 4 Nisan 1943 akşamı annesinin kucağında gözlerini hayata yumdu ve böylece İran edebiyatının bu parlak yıldızı daha 36 yaşındayken pek erken bir zamanda söndü. Na’şı, Kum kentinde babasının mezarının yanında toprağa verildi. Ölümünden sonra, mezar taşı için yazdığı bir şiiri bulundu ve bu şiir daha sonra onun mezar taşına yazıldı.